29 Aralık 2009

Yilbasi hediyem gelmis





Haftasonu biz evde yokken yilbasi hediyem gelmis. Buradan sevgili Gülin'e (paNDuf) cok ama cok tesekkür ediyorum. Weekly planer buzdolabinin üstünde hemen yerini aldi.







9 Aralık 2009

Kelimeler dökülüyor...

Yelish (Yeliz)
Da (burda)
Ball (top)
Licht (isik)
Bag {weg} (yok)
Baba (baba)
Neeeein (hayir)
Ball (ayagindaki ben, top diyor onada)
Lily (Oyuncak faremizin adi)
Eda (Oyuncak bebegimizin adi)
oooohooo oooh (köpek sesi)
miau (kedi sesi)
ssssss (yilan sesi)
wauw (aslan sesi)
bak bak (marti ve ördek sesi)
puuhf (at sesi)

kelimelerin cogu simdilik almanca...

Hemen hemen herseyi anliyor artik. Hatta claudia gün icinde olan birseyi anlatinca o ani hatirliyor ve kendince anlatmaya calisiyor. Eger kafasini biryere vurduysa yada düstüyse, nasil oldugunu soruyorum, bana olayi anlatmaya calisiyor. Yani gidiyor tekrar kafasini vuruyor mesela ama daha dikkatlice :-) Hayvanlari (10-15tane) ve renkleri(4 renk) biliyor. Dün ona yasin kac "Wie alt ist Defne" dedigimde parmagiyla bir göstermesini ögrettim. Okadar tatli yapiyor ki anlatamam.

Fotograflar aksama....

8 Aralık 2009

Cocuklarimiza temiz bir dünya birakalim...



Dün kapımızın önünde mavi geri dönüşüm poşeti ve bir brosür buldum. Zilimizin üzerinde not var "Bebek uyuyor lütfen zile basmayin" diye herhalde o yüzde sadece brosürü ve poseti birakip gitmisler. Brosürde ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı) ile Kadıköy Belediyesi’nin ortak bir projesi olduğundan söz ediliyor. Dün bu poset ve brosür beni cok mutlu etti. Gercekten...
Projenin adı “Kadıköy Belediyesi Ambalaj Atıkları Geri Kazanım Projesi”. Amacı evlerden çıkan geri dönüştürülebilir ambalaj atıklarının toplanarak yeniden değerlendirilmesi. Bu zaten yapılan bir uygulama, ama daha fazla kişi tarafından desteklenmesi amaçlanıyormus.

Ben türkiyeye geldigimden beri haril haril cöp ayiriyorum. Cünkü aliskanlik. Almanyada cöp ayirma mecburiyeti var (yanlis atmanin büyük cezasi vardir). Icime islemis bütün cöpleri ayni kutuya atamiyorum. Attigim zaman icim hic rahat olmuyor, sanki yanlis birsey yapmisim gibi geliyordu. Ama bazen bende bile bile bos verdim acikcasi, ama son bir kac aydir yine ayirmaya devam ediyordum. Kizima temiz bir dünya birakabilmek icin. Eve gelen temizlikcimiz bile bana gülüyordu. "Abla ya ne ayiriyorsun onlari, zaten senden baska ayiran yok, birde yikiyormusun???" diyordu. Kaplari ve siseleri bittikten sonra güzelce yikiyorum. Temiz temiz olsun, biriktigi icin koku yapmasin diye :-) Herseyi ayri ayri posetlere koyup, asagidaki cöpün yanina birakiyorduk. Kagitlar ayri, piller ayri, cam siseler ayri, ambalajlar ve plastik ayri posetlenmis birsekilde. Sonra attikcilar gelip aliyordu... En azindan cöpe gitmiyor dünyayi kirletmiyor diye seviniyordum. Bu isi apartman görevlisine birakmiyorduk, cünkü o "tamam abla deyip" normal cöpün icine atiyordu.

Lütfen sizde cöplerinizi ayirin. Eger belediyenizde böyle bir uygulama yoksa. Benim eskiden yaptigim gibi yapin ki cocuklarimiza güzel bir dünya kalsin. Suyuda tasaruflu kullanalim lütfen. Bu konuda esim cok duyarli, ben mutfakta bulasik yikarken geliyor ve suyu kisiyor "Defneye su kalmasini istemiyormusun" diyerek. Beni uyardigi icin ona cok tesekkür ediyorum.

Hatta buradan belediyelere sesleniyorum, yanlis cöp atmanin cezasi olsun lütfen... Belki bazi insanlari bilinclendiremesek bile dünyamizi kirletmelerine böylece engel olmus oluruz...

4 Aralık 2009

Bir saatlik tatil



Yarin Hillside Spa'dayim.
Sevgilinin hediyesi
Bu adami ben cok seviyorum...

3 Aralık 2009

Au Pair ablamizin gözüyle Türkiye... ve Noel


Dün migros'tan alisverislerimiz geldi, bir baktik kipkirmizi soda siseleri. Herhalde yanlis getirdiler dedik ama yilbasi icin siseleri kirmizi yapmislar. Üzerinede noel süsünü kondurmuslar.

"Siz noel kutlamiyorsunuz ki" dedi Claudia birden...
{Cünkü onun icin sisenin üzerindeki canlar bariz noel canlariydi ve bir anlami vardi. Evet kutlamiyoruz ama heryeri noel süsleriyle süsleyip, yilbasi süsü bunlar diyoruz... Özeniyoruz iste(bende dahil, icim gidiyor böyle her yer isil isil olunca, yalan degil)... bundan bir kac yil önce yoktu ülkemizde böyle süslü püslü seyler, yurtdisinda yasiyan türkler asinadir noel süslerine ama türkiyedeki gibi kutlamazlar yilbasini yani cam agaci falan koymazlar evlerine. }

Sonra 2. zor soru "neden kurban bayraminda hic biryer süslenmedide, yilbasi icin süsleniyor, yilbasi dini bayraminiz mi??"
{Gelde cevap ver bu sorulara.}

 "Noel gibi kutlanan bir bayraminiz var mi?"
{Herkesin bir araya toplandigi, sadece yakin aile ile gecirilen, hediyeler verilen, herkesin güzel güzel giyinip sacini basini yaptirip ailecek camiye gittigi,  bütün alisveris merkezlerinin, marketlerin 4 gün boyunca kapali oldugu, kimsenin tatile gitmedigi. Eger yasiyorlarsa aileleriyle gecirdikleri. Özenle hazirlanmis masalar, yemekler, evler... Cocuklari sevindirmek icin herseyin düsünüldügü isil isil bir bayram.... Var mi bizimde böyle bir bayramimiz? Neden yok???? Noel e özendigimiz icin mi kutluyoruz yilbasini noel gibi??? Nasretin Hoca'nin Santa Claus'dan ne eksigi var. Bizdede hersey varda biz mi degerini bilmiyoruz. Soruya soruyla cevap verilmez, ne anlatacagim simdi ben Claudia'ya}

"Baska hangi bayramlariniz var?"
{saydim hepsini tek tek. Gelenekler, namazdan sonra birlikte kahvalti yapilir, büyükler ziyaret edilir, eller öpülür, cicilerini giyersin, cocuklara para,sekere veya hediye verilir. Cok eskiden ben daha kücükken mahalledeki bütün evleri dolasirdik, halloween'deki gibi. Bunu almanyadaki yasadigimiz kasabada yapardik, cok türk oldugu icin, Hatta alman cocuklarida bizimle birlikte dolasirdi :-). Türkiyede nasil kutlanirdi bilmiyorum. Dedim?}

"Simdi niye cocuklar gelmiyor? Ne kadar güzel bir gelenekmis"
{aileler korkuyor cocuklarini baskalarinin evlerine yollamaya, neticede herkes sadece taniklariyla bayramlasiyor}

"Ozaman ailelerde cocuklariyla dolassin? Her eve gitsinler"
{akilli bu kiz diyorum ben ve cevap bulamiyorum}

"Neden milli bayramlar daha bir coskuyla kutlaniyor Türkiyede? Mesela herkes camina bayrak asiyor, yürüyüsler yapiliyor... Almanyada kimse okadar dindar olmamasina rahmen noel geldiginde herkes o isiltinin büyüsüne kapiliyor, cogu kisi 24.aralikta dini acidan ne oldugunu bile bilmiyor. Ama herkes kutluyor. Dini bayramlar insanlarin kalbiyle alakali bir sey ve aile ile kutlanir ama milli bayramlar mantikla bilincle alakali yani ruh yok, sicaklik yok, kalb yok aslinda ve milletin bayramidir, degil mi? Bence kültürünüzü korumalisiniz yoksa bir gün tamamen yok olucak (gibi birsey dedi)"
{galiba bizide etkiliyor o büyü, amerika ve avrupa özentisi yüzünden kendi bayramlarimizi modernlestiremiyormuyuz, günümüz insanina uyarliyamiyormuyuz bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum}

"Sizdede dini nikah varmi? Kilisede oldugu gibi? Camiden cikan gelin hic görmedim..."
{Varda, bizde dini nikah kapali kapilar ardinda yapiliyor, sanki yapilmasi gerektigi icin yapiliyormus gibi dedim. Yanlis mi söylemisim. Neden bizdede onlardaki gibi degil? Bilmiyorum}

"Ama evlilik kalble ve inancla ilgili birsey degil mi? Yani eger inancli biriyseniz bunun camide kutlanmasi daha dogru degil mi?"
{Dogruda güzel kizim, bizde straplez gelinlikle, sac bas yapili, süper makyajla camiye girilmez ki... Imam eve gelir, aile büyükleriyle birlikte nikah kiyilir ve biter}

Bu konusma beni baya bir düsündürdü acikcasi. Kizim icin bayramlarimizi güzellestirmem onun dünyasina uyarlamam gerektigi düsündüm. Süslü püslü isil isil. Bundan sonra biz her dini günü, kandillerde dahil "defneli günler" olarak kutlayacagiz, araya bizde olmayan ama ailemizin rituali olan güzellikler katacagim. Bazilari kalicak bazilarini degistirecegiz elbet ama güzel olucak. Evet bizim bir kültürümüz var ve onu yasatmamiz hatta güncelestirmemiz gerek. Kilise cümleler "nerde o eski bayramlar" bence cok sacma. Gelecek bayramlar cok daha güzel olucak... Bayramlarda alisverismerkezini yasakliyorum bizim aileye. Biz bayramlarimiza önem vermedigimiz icin mi her yer bangir bangir aciliyor bayram sabahi yoksa sadece "duygusalik mi" var isin icinde.

BILMIYORUM YA SIZ????

30 Kasım 2009

Ekstralara basladim :-) Dügün dernek isine giriyorum.

2 aydir almanyada calistigim sirket icin istanbuldan home office yapiyorum. Ilk basta baya bir zorlandik, hem defne, hem ben, hem Au pair ablamiz. Ama simdi hersey yoluna girdi. Ben calistigimdan beri sanki hersey daha bir düzenli oldu. Ama cok yoruluyorum. Evet evde bana yardim eden 3, pardon 3,5 melegim var. Sevgili, claudia, zülfiye ve bazen eline toz bezini alip köse bucak temizlik yapan kizim Defne. Ama melekleri idare etmekte zor. Bu konuda belki bir gün "home management" diye bir post hazirlarim :-) Evin menejeri olmak cok büyük sorumlulukmus. Buz dolabinin üstü, calisma masam post-it dolu... Görende sirket yönetiyorum sanir. Evet aslinda bir sirket yönetiyorum "aile sirketi" :-)
Ama dedigim gibi hersey cok sükür rayina oturdu. Ve ben biraz gaza gelip artik ekstralara basladim. Home office icin zaten bir sahis sirketi kurmusken, birde araya sevdigim bir isi ekliyeyim dedim. Evlenecek olan ciftlere dügün davetiyesi ve web sayfasi tasarliyorum.  Ilk defa kendi dügünüm icin yapmistim ve cok güzel feedbackler almistim. Ciftler bir tema belirliyor ve ben herseyi o temaya uygun tasarliyorum. Yani bir nevi kendi filmlerini yaratiyor ve basrol oynuyorlar. Film galasi ise dügün günü. Hersey evlenecek olan ciftin hayal gücüyle sinirli. Onlar istiyor ben yapiyorum. Yada secenekler sunuyorum. Mesela davetiyeleri film afisi formatinda bastiriyorlar. Yada dügün mekanin kapisina kendi film afislerini koyabiliyorlar ve dügün davetiyesi olarak sinema bileti formatinda bir davetiye tasarlaniyor vs. nikah sekeri olarak süslü püslü bir kese kagidinda patlamis misira ne dersiniz???  Ve film basliyor...
Önümde süper iki proje var (bana gaz veren projeler), ne yazik ki bundan size fazla bahsedemiyorum cünkü süpriz olacak. Ama projeler online olduktan sonra ciftlerinde izinleri olursa mutlaka linkleri burada yayinlayacagim. Süper olacak cünkü fikirler harika...

Web sayfasinin icerigi :
- dügün icin hazirlanmis bir fragman
- ciftin özgecmisi
- aileleri ve arkadaslari
- cocukluk fotoraflari
- tanisma hikayeleri
- evlilik hazirliklari
- online davetiye listesi
- hediye listesi
- misafir defteri
- forum
- vs... (sinir yok)

Davetiye örnekleri(bunlar bizimkilerden bir kaci ve yakinda yenileri eklenicek bu örneklere cok mutluyum coook):

 



Eger bende istiyorum diyorsaniz, bana defneligunler@gmail.com adresinden ulasabilirsiniz.

26 Kasım 2009

Simdiden iyi bayramlar...



Ben bayramda calisanlardanim, saat 17:00a kadar. O yüzde pek bir bayram havasinda degilim. Zaten el öpücek, ziyaret edicek kimsemizde yok istanbul'da. Bir teyzemler var onlarda ABD'ye ucuyor yarin.

Bir kac yil önce (5yil), birilerinin aklina uyup kurban kestirmistim fazla istemiyordum aslinda ama dedim ya birilerinin aklina uydum. Ozaman daha almanyadaydim, parasini verdim türkiyede kestiler ve dagittilar. Bayram günü o kuzucuk benim rüyama girdi biliyormusunuz. Ve bir daha hayatim boyunca kurban kestirmemeye karar verdim. Fazla et yemiyordum, ozamandan beri cok cok nadir yemege basladim.

Bu yil biz yardimimizi LÖSEV'e yapacagiz. Ondan önceki yillardada UNICEF'e gönderiyordum.  Iki kurulusuda cok iyi buluyorum. UNICEF'e ara ara hep biraz gönderiyorum, bazen 5 euro bazen 10 euro. Damlaya damlaya göl olur diyorlar degil mi? Biliyorum 10 euro ile hic bir cocuk kurtulmaz ama benim gibi 1 000 000 kisi böyle düsünce belki afrikada bir köy kurtulur. Almanyada noel'de caddelerde unicef noel-kartpostallari satiyorlar. Türkiyede sanirim böyle birsey yok. Olsa seve seve haftasonlari 2-3saat unicef icin calisirdim. Gerci bazen Bagdat caddesinde unicef hakkinda bilgi veren gencler görüyorum. Ama cogu zaman insanlar yanlarindan duyarsizca geciyor...
Kesilen kurbanlarin hic birseye faydasi olmadigini düsünüyorum... O kestirdigim kurban icinde hala büyük pismanlik duyuyorum, ben nasil böyle bir delilik yaptim diye...

Yardim etmek benim icin biraz sükretmek gibi birsey. Yani benim saglikli bir cocugum var cok sükür ve bu konuda cok sansliyiz. Ama bizler gibi sansli olmayan bir cok anne ve baba var, ben kendimi onlara yardim etmek zorunda hissediyorum?

25 Kasım 2009

Nordsee artik türkiyede

Balik Aski


Balik severmisiniz. Ben bayilirim...
Almanyada cok giderdim bu restorana simdi türkiyedede acilmasi cok iyi olmus. Claudia dün Taksim'deydi (Istiklal cad.) ve test etmis. Hersey almanyadaki gibiymis.
Eger yolunuz düserse mutlaka gidin ve deneyin derim.

Aglayan ekmek gördünüz mü?




-Defne'nin arkasindan elimde tabak ve kasikla asla kosturmadim, "neeeeeeeeeeeeeeeeein" dedigi zaman doydu demektir
-Az yedi diye yarim saatte bir birsey tikistirmiyorum agizina
-Az yedi diye üzülmüyorum, yemesi gerekeni yiyordur diye düsünüyorum
-Yemediyse alternativ sunmuyorum, tabaginda ne varsa onu yiyor yada yemiyor
-Seker ve tuzun tadini hala bilmiyor
-Yogurda bayiliyor. Bide bali cok seviyor. Anzer veya Kackar bali kulandiniz mi hic???
-Mutfakta bana yardim etmesine izin veriyorum.
-Normal catalla yemek yiyebiliyor, bardaktan su icebiliyor. Herseferinde claudia üzerini degistirmek zorunda kalsada bunu yapmasina ara ara izin veriyorum.
-Yasadigimiz kosullarda yemek yemenin bir zevk oldugunu düsünüyorum ve kiziminda bundan zevk almasini istiyorum. Saglikli beslenme aliskanligi gelissin istiyorum.
-Yemek yerken asla televizyon acik olmuyor ve herkes masada oturuyor.
-Ayri degil bizimle yemek yiyor, eger babamiz yarim saat gecikiyorsa ozaman yarim saat bir saat gec yemek yiyoruz. Birlikte yemek yemek daha önemli diye düsünüyorum. Ozaman o bosluga bir elma koyuyoruz :-)

Neden mi böyleyim, kücükken babaannem herseyi agzima tikistirirdi, o yüzden bütün yiyeceklerden nefret ederdim. Süte yumurta sarisi ve bal karistirip icmemi isterdi, simdi bile icmem iiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiih. "Hayiiiiiir" derdim, rüyana girer, arkandan aglar, seni korkutur sonra derdi. Zorla tikistirirdi agizima. Iskence degil mi bu???

Siz hic aglayan ekmek, cöpten cikmis zombi brokolli gördünüzmü, yada hic rüyaniza konusan bir tarhana corbasi girdimi????  Yok böyle birsey sakin inanmayin.... :-)

Peki obez cocuklar, mc donalds'da öglen yemegi yiyen aileler, yiyecegi rüsvet olarak kullanan aileler gördünüzmü? Bence bunlar daha korkunc ve real.

24 Kasım 2009

Süslü püslü evler

Claudia ile birlikte bu hafta hem kurban bayrami icin hem noel icin evi süsleyecegiz. Ama önce alisverise cikmak lazim :-)

















Kaynak: "Living at home"

18 Kasım 2009

Defne'nin kitaplari ve müzik



Defne'nin ilk kitaplarini Defne daha dogmada önce almistim, ozaman henüz bir elma cekirdegiydi. Hamileykenden okudugum bütün romanlari sesli okurdum, elma cekirdegide dinlesin diye...
Kitaplara karsi simdilik büyük bir ilgi duyuyor, hatta bizim okudugumuz romanlara bile. Dün Claudia'nin Almanca-Türkce sözlügünü almis, bize okuyormus gibi yapiyor. Her actigi sayfaya seviniyor.
Gün icinde en az 5-6 kere okuyoruz. Birde favori kitabi var, 10 kere arka arkaya okumuslugum vardir o kitabi ama artik ezberimde :-) diger 4-5 gibi...
Iste defne'nin en sevdigi kitaplar (kitaplarimizin 90% almanca)

En favori kitabimiz...


Olli minik ördegini kaybetmis ve onsuz asla uyamiyor. Defnede minik ördegi bulmak icin olli'ye yardimci oluyor. Kitabin icinde minik kapakciklar var. Mesela buzdolabini acip icine bakabiliyorsunuz, yada ollinin babasinin ceketinin cebine. Bence güzel tasarlanmis bir kitap... 10 Puan :-)

 
Iyi geceler kitabi, minik hayvanlarin nasil uykuya daldigini anlatiyor...



Minikler icin iyi geceler hikayeleri...



hayir yanlislik olmadi. Defne bu kitapcigi cok seviyor. Acaba onunla fazla Caddede dolasmasamiydim?
Simdiden ögreniyor nerede ne var, nerde ne yenir...
Kime cekmis acaba????



ilk almanca-türkce sözlügümüz. Bu kitap bazen Defne'nin odasindan bazen Claudia'nin odasindan cikiyor...


Kitabin tam ortasinda bir kukla köpek var parmaginizi gecirip köpege canlilik kazandirabiliyorsunuz.
Bu kitabi daha cok arabada huysuzluk cikardiginda son joker olarak kullaniyoruz.
Her zaman ise yariyor... :-)

Ya ben, 1 yildir elimde "Suc ve Ceza" bir türlü bitmedi, agir roman, ama bitirmem gerek. Defneyle kitap okumaktan benim kitaplara sira gelmiyor... Bir sürü yeni kitabim var onlari okumak istiyorum artik. Ama bu ay kesinlikle biticek :-)
Simdi okuma zamani....

Aaaaa birde muzik demistik degilmi: iste Defneyi masanin üzerinde döne döne dans ettiren sarki

16 Kasım 2009

Haftasonu




Huzurlu bir haftasonu gecirdik, biraz parkta, biraz caddede, biraz sahilde, birazda evde...
bol bol kuleler yaptik, defne'nin rekoru 4 tahtacigi üst üste koymak oldu... herseferinde tabiki alkisladik :-)
Bu aralar en sevdigi sey kahvaltiyi hazirlarken bize yardim etmek. Tupperware'leri tek tek masaya tasiyor...
Camasir asarken, mandal torbasini tasiyip, tek tek mandallari bana veriyor.
Aksamlari oyuncaklarini oyuncak sandigina koyuyor, her oyuncakta alkis bekliyor tabiki :-)
Mama sandalyesine tek basina oturabiliyor, baby-set'i cikardik artik.
Yerleri silmekten cok hoslaniyor, up uzun viledayi heryere tasiyor... Eline islak mendillerden alip heryeri siliyor, hatta oyuncaklarini bile...
Zülfiyenin isine son verip defneyimi calistirsak :-)
Bunu buldum internette, bu hafta zamanim olursa gidip bir bakacagim...

Vileda Junior


12 Kasım 2009

Bulasik süngerini gören oldumu?


Gecen gün herkes kösesine cekilmis, evin külkedisi (bendeniz) mutfagin yayintisini topluyorum. Ocakta bir damla yag lekesine tahammül edemiyorum. Tezgahta su lekesi istemiyorum. Eger bir yerde sac görürsem bütün evi süpürüyorum... Evet suc bende.
Sevgili televizyonda futbol seyrediyor, Claudia odasinda kitap okuyor, defne yeni aldigimiz tahtaciklarla oynuyor arada sevgilide bir kule yapiyor, defne mutlu oluyor. Yani herkes kendi icin birseyler yapiyor, günün stresini atiyor... Ya ben, öyle kendi halimde ev isi yapiyorum, kafamda bir sürü minik yelizcikte benimle konusuyor..... "Isssst susun birde yapayim su isimi rahat rahat" ama yok sürekli konusuyorlar. Sanki ev isi yaparken daha bir düsük ceneli oluyorlar...

1.Yeliz:   Yazilim ile problem var nerede acaba, yarin tekrar Michael'le mi görüssem.
2.Yeliz:   Defne'nin body'leri kücülmüs, yenilerini almak gerek.
3.Yeliz:   Yarin icin ekmek kalmamis. Ekmek yapmak gerek, hangisinden yapsan acaba...
4.Yeliz:   Yarin ne yemek yapicaksin. Öglen, Aksam...
5.Yeliz:   Migrostan alisveris yapman lazim, meyve suyu kalmamis. Ne zaman getirsinler, yarin disari cikarmiyiz....
6.Yeliz:   Camasirlar birikmis
7.Yeliz:   Kuaföre gitmen gerek, biraz kendine ceki düzen vermelisin
8.Yeliz:   Hillside spa'dan hediye cekim vardi, acaba bu haftasonu orayami gitsem.
9.Yeliz:   Uzun zamandir arkadaslarini ihmal ediyorsun, telefon et bari...
10.Yeliz: Telefon demisken, bugün anneanneni aricaktin... bak yine gec olmus
11.Yeliz:  Bu ay kimin dogumgünü vardi?
12.Yeliz:  Dolaplari tekrar düzenlemelisin... Acaba Zülfiye'yemi yaptirsan. Senin isin basindan asmis.
13.Yeliz:  Bugün günlerden ne? Haftasonunada az kalmis, defne icin ne yapcan...
14.Yeliz:  Yeni bir laptop lazim, sevgili hala modellere bakmani bekliyor
15.Yeliz:  .... diye gider bu böyle

Neyse en sonunda isim bitiyor sevgilinin yanina gidiyorum. Yelizcikleri kovaliyorum kafamdan. Defneyle oynuyoruz, sicak süt iciyoruz hep beraber. Ve sonra ben yine mutfakta. "Ay yine dagilmis bu mutfak" bazen süpheleniyorum bizden baska yasiyanlarmi var bu evde diye. Cünkü kim dagitti burayi diye sorsam, herkes ben yapmadim diyor... Eeee kim yapti ozaman....
Peki ya bulasik süngeri nerde biraz önce tencereleri yikamistim. Heryere bakiyorum ama yok. Sevgili ve Claudia'da görmemisler... Nerde bu sünger, defne mi sakladi biryere... Neyse cikar biryerden diyorum

Bir gün sonra:
Claudia: "Yeliz bulasik süngeri buldum" diyor...
Ben: "Aaaaa gercekten mi, defne nereye saklamis merak ediyorum"
Claudia: "Defne'nin eseri gibi gözükmüyor" diyor ve elinde dün gece kalan makarnayi koydugum tupperware ile geliyor.

Makarnalari koymusum icine birde bulasik süngerini koymusum walla. Tat verir diyemi acaba ....
Sevgiliye anlatiyorum, gülerek "aklin tabi bi karis havada, kim bilir ne düsünüyordun."....
Sahi benim aklim neredeydi havada mi??????

9 Kasım 2009

Elma severmisiniz?



Elma sevdam hamileligimin 8. haftasinda basladi, yani kizimin sayesinde.
Simdi o bir elma güzeli, elinden elma hic eksik olmuyor.

31 Ekim 2009

Disari cikamazsak Muffin yapariz...


hava yagmurlu hemde bütün gündür
bizde muffin yaptik
en güzellerinden, en renklilerinden en tatlilarindan,
seker yerine pekmez ve sevgi koyduk, dahami tatli oldu acaba...

Biri bana dur demezse, alman pastanesi acacagim istanbulun göbegine :-)


30 Ekim 2009

Kirmizi sarapli kek? Nedersiniz?


4 Yumurta
250gr Seker
1 paket Vanilya Sekeri
250gr Tereyagi
250gr Un
1 paket kabartma tozu
1/8 l Kirmizi Sarap
1 paket kakao
1 tatli kasigi tarcin
150gr Damla Cikolata

175 derece 50 dakika pisiriyorsunuz ve afiyetle yiyorsunuz...
Ben bu keke bayiliyorum. Evdeki diger farelerde...(Defne haric tabiki, onun tek tatli besini annesütü ve meyve :-)) Fotoraf cekicektim bi baktim bir dilimi ucmus bile...  Speedy gonzales bizim evde yasiyor galiba...

27 Ekim 2009

MIM

Sevgili ruhdagi beni mim'lemis. Bende hemen cevapliyorum.

Bloguna neden bu ismi verdin?


Defneyle yasanan günleri paylasiyorum dedim, eeeeeeeh ne olsun blog ismi diye düsünürken aklima defneli günler geldi.

Bloguna yazarken star tribiyle olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?

Defne uyumasi gerek. Yanimda 1 fincan kahve olmasi gerek (kis aylarinda baileys'li).


En son satın aldığın garip şey nedir?

Cicek formunda bir cay süzgeci... (koziol)



Şeker gibi olduğun anlar?


Sevgili ile bas basa film izlerken yanimizdada bir sise sarap varsa seker degil balim bal...
Kendi kendime alis verise ciktigimda. Parkta kizimi izlerken. Balkonumda bitki cayi esliginde kitap okurken.




Arkadaşım, artık sormayın dediğin şeyler?


Ikinciyi düsünmüyormusunuz?

Nasil Au Pair aldiniz evinize? Sizdemi kaliyor? Kac para veriyorsunuz?

Home Office mi yapiyorsun, o nasil oluyor? Oooooh isin rahat desene?


Aynaya bakınca gördüğün?

Her gün farkli. Bazen güzel bir kadin. Bazen yorgun ve uykusuz kalmis bir zombi. Bazen "bu ben olamam" dedigim biri. Bazen genc bir anne. Bazen kücük bir kiz. Bazen... diye gider bu liste...
Ama kizimla kafa kafa verip aynaya bakmayi cok seviyoruz o zaman mutlu, huzurlu ve neseli bir anne görüyorum ve dünyalar güzeli bir kiz cocugu...

Kendini okutan blog dediğin?


Yan tarafta gördükleriniz ve oraya eklemeye zaman bulamadigim ama yorum biraktigim bloglar...


Bu blog sahibi-sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?


Hafta ici her gün: Özgürlük parki, Fenerbahce parki, Göztepe parki, nadiren Kalamis parki
Pazartesi: Göztepe pazari
Hafta sonlari: Bagdat caddesi, Sahil, Sahil yolundaki Nero Cafe, Istinye Park, Palladium


Peki ben kimleri mimliyorum?

Canım's

Boncugum

EbrUgur & Fatih

Cup of Relaxed

Sen Gelince

Huysuz Balik

Irmak Bebek

ve

bloguma en son katilan Emine'yi
mimliyorum daha önce mimlenmemisseler...

21 Ekim 2009

Prematüre bebegi emzirmek


Öncelikle umarim bu yaziyi okuyan bütün hamileler bebeklerini 37.haftadan sonra saglikli birsekilde kucaklarina alirlar. Eger prematüre bir bebeginiz olduysa, hersey bir kac ay sonra cok güzel olucak ve cektiginiz acilarin tamamini unutacaksiniz.

Bazi seyler kücük baslar ,
bazilari büyük
ama bazen en kücük sey en cok mutluluk verendir
                                                                  (Alman atasözü)

Isim: Defne xxx   Tarih:25.07.2008   Saat:00:22    Kilo:1800gr     Boy: 48cm  (ayni üsteki fotoraftaki gibi)
Burcu: Aslan (Babasinin Burcu) Yükseleni: Ikizler (Annesinin Burcu)

Emzirme ile ilgili daha detaylı bir yazı burada tık... (Prematüre bebeği emzirme 2)

Hamileligimin 32. haftasinda hastaneye yattim, tansyonum cok yüksekti. Nedeni belli degil. Hayatim en zor 2 haftasini gercirdim hastanede. Yanimda sürekli yeni dogum yapmis, bebeklerini kucaklarina almis annelerle doluydu. Bense bir belirsizligin icinde. Doktorlar tansyonumu düsüremediler, zaten bir anda cikmis. Herseyi denediler, akupunktur, nane yagi, bebege zarar vermiyecek dozajda ilac, aqua masaji ama olmadi. En son tansyonum 160'a 230'du. Ardindan kanama ve ambulansla bize en yakin permatüre bebeklerin bakildigi hastaneye sevk edildim. 30 dak. icinde operasyon icin bütün islemler tamamlanmisti. Aslinda 40.haftada normal bir dogum yapmak istiyordum daha dogrusu hayal ediyordum. Basimin ucunda duran mas mavi gözleri olan bir doktor bana "hersey iyi olucak, elimizden gelen herseyi yapicagiz" dedi, narkozu verdi ve anne oldum.
Kizimi 24 saat sonra görebildim, ama babasi hep yanindaydi. Kizimin yanina esim beni tekerlekli sandalyede götürdü. Önce uzun bir tünelden gectik, ellerimizi dezenfekte ettik (o kokuyla yasadik 3 hafta boyunca), bir sürü odanin oldugu bir bölüme geldik, koridorun sonundaki odada defne yatiyordu yaninda 5 minik bebekle birlikte. Onu bu dünyanin olumsuz etkilerinden koruyan bir kavanozun icinde ve sagligini kontrol etmek amaciyla takilan 6-7 kabloyla. Onu ilk gördügümde yasadigim duyguyu size nasil anlatsam bilmiyorum.
Bu dünya icin cok kücüktü o. Seffaf bir teni vardi, minicik ayaklari ve elleri, bütün vücudu killarla kapliydi. Herseyi cok ama cok kücüktü. Birde cirkindi aslinda, cünkü daha olmamisti, tamamlanmamisti. Yüzü kiris kiristi sanki yasli bir bebek gibi..

Dogumdan 1 gün sonra süt pompasiyla tanistim (medela) cünkü defne daha emmemiyordu daha dogrusu okadar güclü degildi. Sonraki haftalarda süt pompasiyla kanka olduk. Cocugunu emzirmek yerine sütü pompalamak cok garip bir duygu, insan kendini anne degilde bir inek gibi hissediyor resmen. Defne hastanede  oldugu icin kendimi dahada kötü hissediyordum. Gecenin bir yarisi kalkip süt pompaliyordum, ama sürekli kendi kendime bunun kizim icin iyi olacagini söyleyerek.

1. Gün: 4 saatte bir iki gögüsüde pompaladim (pompaladik)  tabiki geceleride.
miktar: 5-6 damla cok degerli anne sütü bu sütü gururla defneye verdik.

2. Gün: 4 saate bir iki gögüsüde pompaladim.
miktar: 10ml

3. Gün: 4 saate bir iki gögüsüde pompaladim. Miktar git gide artiyordu. Gögüs uclari acimayada basliyordu.

4. Gün: pompalamya devam. Hastaneden taburcu oldum ve eczaneden süt pompasi kiraladik (medela). 4 saatte bir pompalamaya devam.

1. hafta: süt miktari git gide artti, defne tamamen anne sütüyle besleniyordu. Hatta fazla üretime gecmistim, fazlaliklar hastanenin buzlugunda bekliyordu. Benimde yaklasik 16-18 saatim hastanede kizim yataginin yaninda plastik bir sandalyede geciyordu. Ne mi yapiyordum. Sadece nefes alisini izliyordum saatlerce. 4 saatte bir altini degistiriyordum, biberonla anne sütü veriyordum ve gözlerini bazen aciyordu bazen hic acmiyordu. Ama kilo almaya baslamisti. Sonra gidip süt sagiyordum.

2. hafta: Yollarda ve hastanede gecen zaman bende stress yaratmisti. Hatta yemek yemegi unutuyordum. Birden süt azalmaya basladi, hemen ebemi aradim. Okadar az geliyordu ki, defnenin bir ögününe yetmiyordu. Alkolsüz bira, ceviz, bol bol su sütümü tekrar cogaltti. Ama en etkili sey bir cay bardagi sampanya ve 2 saate bir pompalamak oldu.

3. hafta: yine hastanede ve süt pompalamakla gecti. Bir kac sefer emzirmeyi denedik hemsirelerin yardimi ile ama olmadi.

4. hafta: defne taburcu oldu, 2400gr la. Ben dünya ile iliskimi kesmistim. 4 saatte bir buzdolabindan süt isitiyordum, defnenin alti degistiriyordum, besliyordum, uyutuyordum ve tekrar süt sagiyordum.

5.hafta: hemen hemen 4. hafta gibi gecti. Ebem belki defne'yi emziremeye bilirsin, bazi cocuklar biberona alisiyor ve meme'yi kabul etmiyor dedi.

6.hafta: 4 saatte bir buzdolabindan süt isitiyordum, defnenin altini degistiriyordum, emzirmeye calisiyordum (en az 30 bazen 40dak) sonra biberonla anne sütü veriyordum ve süt sagiyordum. Ve bu islemi gün boyunca 4 saatte bir yapiyordum yani 6 x yapiyordum. Resmen zombi olmustum.

7.hafta: defne inanilmaz birsekilde kilo aliyordu ve normal dogmasi gereken tarihe gelmistik. 3600gr'la. Yavas yavas emmeyede baslamisti.

8.hafta: artik daha cok emmebiliyordu ama yinede takviye yapmamiz gerekiyordu. Yani süt sagmaya devam.

9.hafta: Defne emdikce gögüslerim yara olmustu, imdadima önce annem sonra medela'nin cremi (purelan)yetisti. Süt kanallari tikanmisti. Süt akmiyordu. Lahana yapraklari sancimi biraz olsun aliyordu. Ama yinede sancili ve atesli zor 2-3 gün gecirdim. O kadar aciya rahmen süt pompaliyordum, göz yaslarida pit pit akiyordu.

10.hafta: Defne büyüdükce daha iyi cekebiliyordu. Sag gögüsü emebiliyordu ama sol gögüsü hala pompalamam gerekiyordu.

11.hafta: Süt pompasinla vedalasma vakti gelmisti ve basarmistik... Defne'yi emzire biliyordum

12.hafta: Türkiyeye geldik, süt pompasiyla vedalastik. O gün bu gündür hala emziriyorum.

21.10.2008: Ama aslinda birakma zamani geldi diyede düsünüyorum. Bu zor baslangicta en büyük destekcim sevgiliydi. Onun destegi olmasaydi asla emziremezdim.

Anne sütünün faydalarini yazmama gerek yok. Defne bu zamana kadar hic hasta olmadi. Sadece dis cikarirken 3 gün atesi cikmisti okadar. Tak tak tak .... tahtaya vurdum... Sizde vurun.

Eger bu konuda yardima ihtiyaciniz olursa bana yazabilirsiniz... Emzirmek icin gercekten cok ugrastim.


defneligunler@gmail.com

Konuyla ilgili diğer yazılar:
Prematüre bebeği emzirme ll
Anne sütünün önemi



Böylece yazi dizimin sonuncusuna geldim. Ve sözümü yerine getirdim. Vatana millete ve hamilelere hayirli olsun :-)
Yarin defneli günler kaldigi yerden devam ediyor....


16 Ekim 2009

Oyuncaklar

"Aslinda bebege oyuncak lazim degil, anne ve babalara lazim" demisti benim ebem. Öyle olabilir ama ben onun sözlerine pek kulak asmamistim ve yine birsürü sey aldik. Alirken dikkat ettigim bazi noktalar vardi.
- Tahta oyuncaklar favorimiz
- Kumastan olanlarda
- Plastikleri pek sevmiyoruz ama bazen yinede dayanamayip aliyoruz
- Kesinlikle yasina uygun oyuncak almak lazim
- Egitici oyuncak olmasida önemli
- Yikanabilir olmasi gerek (ben haftada bir bütün kumas oyuncaklari makinaya atiyorum)
- Marka oyuncaklarda cok önemli, en azindan sagliga zararli boya falan kullanmiyorlar
- Haba'nin ürünleri favorimiz (Cadde'de bamboline diye bir oyuncakci var göztepe parkinin saginda 200-300m sonra, orda haba ürünleri bulabilirsiniz)

Aldigimiz oyuncaklardan en cok kullandiklarimiz:














Hastane Cantasi ve Homeopati


Kendiniz icin gerekli seyler

2 cift Terlik (ben yine crogs'lari öneriyorum) cünkü hem cok kullanisli hemde sismis ayaklar icin ideal.

2-3 cift cok kalin corap. Cünkü soguk ayaklar dogum sancilarinin düzenli bir sekilde gelmesine engel oluyorlar.

2 uzun ve büyük T-shirt. Tabi isterseniz o arkasi acik olan hastane geceliginide giyebilirsiniz. Ama insan kendi esyalariyla daha rahat ediyor bence. Uzun olmasinin nedeni ise, üzerinizi cekistirmek yerine sancilara konsantre olmaniz.

1 Polar ceket. Dogumdan sonra sicak tutsun diye.

Yemek icin birseyler - bu daha cok babalar icin önemli.

1 Bornoz

4-5 adet esofman alti

3 takim esofman (ben hastanede gecelik veya pijama ile hic rahat edemiyorum, ziyaretcilerinin yaninda orami burami kapatmamada gerek kalmamisti. Önden fermuarlilar emzirmek icinde cok iyi oluyor)

3-4 T-Shirt.

2 emzirme sütyeni ve gögüs pedleri

9-10 adet pamuklu kilot

1 rulo en yumusaklarindan tuvalet kagidi

(eve giderken giymek icin kiyafet)

Makyaj malzemeleri, sampuan, dus jeli, sac fircasi, dis fircasi, dis macunu, yüz kremi, deodorant (ama kokusu olmayanlardan, bebeginiz sizin kokunuzu almasi lazim)

Fotoraf makinasi


Bebek icin

2 Zibin

1 Tulum

1 Sapka

1 Ceket

1 Battaniye

3 adet Bebekbezi

1 paket islak mendil

3 adet 100% pamuk bez
ve son olarak Maxi Cosi


Evraklar

Annelik Pasaportu (almanyadakiler icin)
Nüfus cüzdani

Sigorta karti



Homeopati

Plazentadan bir parca aliniyor ve bu parcaya göre bebeginize uygun Globuli olusturuluyor.
Yani bebeginizin atesi ciktiginda, karni agridiginda vs. sadece bu Globuli'leri kullaniyorsunuz ve gerekmedigi sürece baska hic bir ilac kullanmiyorsunuz hatta ömürboyu. Tamamen bitkisel ve hic bir yan etkisi yok. Bunun icin önce bir eczaneyle görüsmeniz gerekiyor cünkü Plazentadan globuli yapan fazla eczane malesef yok. Bu konuda bir kac yakin arkadasimla görüsmüstüm, hepsi bu yöntemden inanilmaz memnunlar. Bizde yapicaktik, hersey hazirdi. Ama defne 33.haftada dünyaya gelince, planzentadan parca vermediler, arastirilmasi gerekiyormus. Eger 2. bir cocuk düsünmüs olsaydik mutlaka yapardim. Ama öyle birsey düsünmüyoruz. O yüzden burdan diger hamilelere sesleniyorum, önce arastirin, ikana olursaniz yaptirin. Etrafimda bunu onlarca kez test etmis ve onaylamis annelerde var ve bu beni ikna etmisti. Hala bu yüzden keske defne biraz daha dayansaydi diyorum. Ama annesütü sayesinde defne zaten hic hasta olmadi (Durun bir tahtaya vurayim)




Google'de aramak icin : plazenta-nosoden

Almanyada veya Avrupa Ülkesinde oturanlar icin böyle bir eczane tik


Bunlarda ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails